Andrew Fastow'un Enron Röportajı

Aktif . Gösterim: 6664

Enron için sadece 1990'ların değil, aynı zamanda 20. yy'ın en çok ses getiren iflaslarından biri demek yanlış olmaz sanırım.

Hikayesi belki de onlarca defa "kitaplarda" , "belgesellerde" , "makalelerde"  anlatılmış, onlarca vak'a çalışmasına konu olmuş, kendisinden sonra öncelikle Amerikan Muhasebe Sistemi'ni, daha sonra ise tüm Dünya muhasebe sistemini etkilemiş büyük bir çöküş...

Rakamların manipülatörü, Enron’un çöküşünü anlatıyor..

Eski Enron CFO’su, hile ve manipülasyondan hüküm giymiş Andrew Fastov’un, cezaevi sonrası ilk uzun röportajı..

Yaklaşık 15 yıl önce Enron'un C-suite yöneticilerinin eylemleri şirketin çökmesine neden oldu. Enron’un eski CFO’su Andrew Fastow ile yapılan röportajda, zehirli (toksik) kurumsal kültürün ve "boşlukları bulma" nın arkasındaki mantıksallaştırmaların, kurumsal dolandırıcılık ve yolsuzluğun en büyük ve en ünlü davalarından biri haline geldiğini okuyacaksınız.

Andrew Fastow, "Hapishane kampındaki mahkumlar, Enron yöneticilerinden daha kolay bir şekilde biraraya geliyordu" diyor konuşmacı olduğu Singapur'daki 2015 ACFE Asya-Pasifik Fraud Konferansı'nda Fraud Magazine ile gerçekleştirilen bir röportajda.. "[Enron'da] İnsanlar yanlış şeyi yapmaya teşvik edildi ve üst yönetim, verdikleri kararlarla etik olarak çok kötü örnekler sergiledi. Ben dahil, etik açıdan kötü mesajlar veren üst düzey yöneticilere sahiptik." dedi.

Enron Corporation'ın eski CFO'su olan Fastow'un bu zehirli kurum kültüründeki rolü, multi milyar dolarlık Amerikan enerji, emtialar ve hizmet şirketlerinin kaderini sonsuza kadar belirlemekti ancak - 2001'de Enron'un iflas etmesi, 40 milyar USD borsa değeri olan şirketin yok olmasının yanında dönemin en büyük muhasebe danışmanlık firması Arthur Andersen'in de sonu oldu. Fastow, şirketin ölümüne yol açan etik olmayan ticari anlaşmalarının sonuçlarını tahmin edemediğini itiraf ediyor ve “sadece “bekçilik” yaptığım kurumda daha cesur olabilirdim ancak sadece istifa ettim.” diye ekliyor.

Fastow, görev yaptığı süre boyunca Enron'a sermayeye daha fazla erişebilen ve finansmanı daha ucuza kazandıran yapılandırılmış finansman sistemi kurma konusunda yardımcı oldu. Sonunda anlaşmalar ekonomik unsurlara sahip olmayan fiktif işlemlere dönüştü. Bu işlemler borçları bilançodan uzak tuttu ve şirketin gerçekte olduğundan daha sağlıklı görünmesini sağladı. Gerçekte, Enron gelirini yanlış beyan etti; öz sermaye değeri, bilançosunun belirttiği değere göre birkaç milyar dolar daha düşüktü. Şirketin yarattığı "partnership (ortaklık)" şirketleri kullanılarak, Enron, ticaret işlerinden gelen büyük borç ve ağır kayıpları maskeledi.

Fastow, muhasebe kurallarını takip etmeyi amaçladıklarını ve şirketin muhasebecileri ile avukatlarının teknik olarak anlaşmaları onayladığını söylüyor; “Yine de yanıltıcı davranıyorlardı.” Şimdi de dolandırıcılık yaptığı eğitime çağırıyor. "Kurallara teknik olarak uymayı denedim, ama aynı zamanda kuralın temel ilkesindeki boşlukları buldum" diyor. "Sanırım aşırı derecede agresif davrandık" diyen Fastow, Muhasebecinin (Arthur Andersen) "Muhasebe açısından sakıncalı" dediği bir anlaşma olsaydı, bu anlaşmaları yapmazdık. Teknik olarak kurallar çerçevesinde olduğumuzu söyleyen biri (Arthur Andersen) ile çalıştık." diyor.

Enron'da sonun başlangıcı

C-suite içerisindeki basınç, sonunda kaynama noktasına geldi. "Üzerimde hem yönetimin baskısı hem de kendi kendime koyduğum hedeflerin baskısı vardı. Bu anlaşmaları yapmak istedim, kahraman olmak istedim. Bu benim ego’mdu ve bütün kontrolü kaybetmeme neden oldu."

2001 yılının üçüncü çeyreğinde, Enron'un nihayetinde zararları finansal tablolara alması gerektiği ortaya çıktığında, Enron'un Başkanı ve CEO'su olan Kenneth Lay, hisse senedi çıkarmayı reddetti ve şirket, bir tabela şirketine dönmeye başladı ve şirketin iflas etmesi sağlandı.

Sonunda, birkaç yöneticinin aldığı etik olmayan kararlar yüzünden binlerce çalışan işlerini kaybetti ve emeklilik fonları tasfiye edildi.

Kirli oyundaki birçok kilit yönetici yargılanarak cezaevine girdi. Fastow, birden çok kez teknoloji yardımı ile fraud işlemlerine aracılık etmekten ve hileli menkul kıymet işlemleri sebebiyle altı yıl hapis cezasına çarptırıldı. Lay ve Skilling komplo, dolandırıcılık ve içeriden öğrenenlerin ticareti suçlarından mahkum edildi. Lay cezası sırasında önce öldü ve Skilling önce 24 yıl dört ay cezaya mahkum edildi, daha sonra bu cezası azaltıldı. 2019 yılında tahliye olması bekleniyor. Bunun yanında Skilling, 45 milyon dolar para cezası aldı.

Fastow, "Yaptığım şey yanlıştı ve yasadışıydı ve bunun için üzgünüm, çok üzgünüm" diyor ve ekliyor "keşke herşeyi en başa getirebilseydim."

Cezasının 4½ yılını tamamladıktan sonra, Fastow, artık daha fazla halkın vicdanına kendini bırakıyor ve üniversite öğrencileri, iş adamları ve hile denetçileri gibi izleyicilerin önünde hikayesini anlatıyor ve medyaya daha fazla röportaj veriyor.

FM: Üniversitedeki ilk mesleğinizden bahseder misiniz?

İlk işim, henüz Chicago’daki Continental Bank’ta çalışmaya başlamadan önce 6 hafta boyunca çalıştığım The Original Pancake House’ta idi.

Eşim ve ben Chicago'ya gelir gelmez, yaptığımız ilk şey televizyonu kolisinden çıkarmamız oldu ancak o anda yayında Continental'in başarısız olduğuna dair bir haber vardı. Bu yüzden dışarı çıktım ve The Original Pancake House’taki işimi bulana kadar cadde boyunca yürüdüm. Altı hafta sonra, yeniden yapılanma sürecinde faaliyet gösteren Continental'e başladım. Bankacılığın farklı alanlarındaki işleyişi öğrenmemiz için 2½ yıllık bir eğitim programı vardı. Size kredi kavramını ve bankacılığı öğretiyorlar ve geceleri de MBA sınıfına katılıyorsunuz. MBA derecemi bu sürede Northwestern'de aldım.

FM: Enron hikayeniz nasıl başladı?

Uzun hikaye ancak kısaca; Continental’de yaptığım işi öğrenen bir headhunting firması beni aradı. O dönem, nispeten yeni bir finansman türü üzerinde çalışıyordum ve ülkede o anda bunu yapan çok az insan vardı. Houston ile bağlantım olduğunu öğrendiler, bunları bir araya getirdiler ve tüm bunlar tam da o anda Enron'un aradığı şeylerdi..

FM: Enron’da alt kademelerden mi başladınız yoksa sizi doğrudan üst bir pozisyona mı getirdiler?

Hayır, hayır, yüksek bir seviyeye getirilmedim. Enron'da faaliyet gösteren şirketlerin her biri (örneğin bir boru hattı şirketi, petrol ve gaz şirketi, uluslararası kalkınma şirketi) kendi iş sürecine ve finans personeline sahipti ve bu finans uzmanının görevi, bilanço dışı finansman yapmaktı.

Enron, Jeff Skilling'ın başında bulunduğu bir ticaret ve finans şirketi kurdu ve bilanço dışı finansman yapmak için bir kişiye ihtiyaç duydu. Ve yapmak istedikleri bilanço dışı finansmanın spesifik türü, Continental Bank'ta yaptığım işe çok benziyordu. Bu yüzden beni işe aldılar. Ama nispeten düşük bir seviyede girdim. Bu şirket, kurumsal düzeyde değildi ve ben burada sadece bir finans elemanıydım. Yaklaşık yedi yıl sonra is Enron'un CFO'su oldum.

FM: Yedi yıl boyunca sizi yöneticiliğe yükselten süreçte neler düşündünüz?

Bence benim yapısal finansmana hakimiyetim, bazı olayları bilanço dışına alarak finansal tabloları manipüle edebilme yeteneğim bu noktada onlar için önemliydi. Bunu daha güzel söyleyebilmemin başka yolu yok ne yazık ki. Konferansta söylediğim gibi, boşlukları bulmakta iyiydim; Bu, mali tabloların manipüle edilmesi veya yanıltıcı olmasının daha güzel bir yoludur ve ben de bu konuda iyiydim. Artık gurur duymuyorum, ama o sırada bu yeteneğim benim için oldukça gurur vericiydi.

FM: Enron için çalışmaya gittiğinizde - ve ilk pozisyonlarda olduğunuza odaklanalım - ilk izlenimleriniz nelerdi? Enron şirketi hakkında düşündünüz?

Enron'un şüpheli bir muhasebe işi yaptığını düşündüm. Kasım 1990'da işe alındım ve Jeff Skilling'e, 1 Ocak'ta başlamak istediğimi, öncesinde ailemle 1 aylık bir tatil planladığımı söyledim. Ancak O, “Hayır, hayır, sana hemen ihtiyacım var, yıl sonuna kadar bilançomuzdan bir şeyleri çıkarmalısın" dedi. Bu kısaca, bir finansman işlemi yapmak için 30 günden az zamanınız olduğu anlamına geliyordu ve ben daha önce ne bu tarz bir şirkette çalışmıştım ne de bu işlemler için yeterli tecrübem vardı.

Bu yüzden anlaşmanın yapılabilmesi için çok çalıştık ve 30 Aralık'ta tüm belgeleri imzaladık, muhasebeciler ve avukatlar onayladı ve herkes çok mutluydu. Yapabileceğimi sanmıyordum, ama bitmişti bile.

2 Ocak'ta, Enron'daki büyük koridorlardan birinde yürürken bu işlem için kullandığımız şirketin muhasebe departmanına girdim ve “Bu işlemi başarabildiğimize çok sevindim” tarzında bir yorum yaptım ancak odadaki muhasebeci “Hayır bitmedi” dedi. Bunun üzerine “Nasıl olur, belgeler imzalandığında ben oradaydım” dedim ve bana cevabı “bu işlem muhasebeleştirilemez. Şu an için yalnızca materiality hesabının altında olduğunu kabul edeceğiz.” oldu. Bu durum, bu işlemi görmezden geleceğimiz anlamına geliyordu.

FM: Bu örnekteki “önemlilik” kavramı ne anlama geliyor?

Yani, temel bir muhasebecilik deyimi olarak, bu işlemin oldukça doğru olduğunu düşünmese bile, bu konuda endişelenmek için herhangi bir zaman harcayamayacak kadar küçük olduğunu söylemek için kullanılır. Ardından ofisime döndüm ve hala şaşkındım çünkü bana yaptığımız işlemin işe yaradığını söylemişlerdi ancak şimdi işe yaramadığını öğrenmiştim. O anda"Bunu nasıl yapabildiler? " diye düşündüğümü hatırlıyorum. Tam bu anda o işi terkederek Chicago ya da başka bir yere geri dönmüş olmalıydım aslında.

Ama yapmadım ve bu benim başarısızlığımdı - Enron'un başarısızlığı değil. Bunun yerine ben bu duruma adapte olmak için daha çok çaba sarfettim ve bu işte daha iyi olmanın yollarını aramayı düşündüm.

Tags: muhasebe denetim muhasebe skandalları kurumsal yönetim bağımsız denetim

Muhasebe Skandalları benzer makaleler

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4

ACCAFIN | MUDEFIN

Vizyon; Muhasebe, Denetim ve Finans alanlarında öncelikli başvuru kaynağı olmaktır.


Misyon; Muhasebe, Denetim ve Finans alanlarında nitelikli yayınlar ile kullanıcıların bilgi ve farkındalık seviyelerinin artmasına yardımcı olmaktır.


Bizi takip edin!


Periyodik bültenler için mail grubuna üye olabilirsiniz

MUDEFIN | ACCAFIN Mobile

0
paylaşım!

Bizi takip edin..

Sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz...

0
paylaşım!